8 Temmuz 2010 Perşembe

Çiçekli çarşaflar içinde onunla uyanmak yeni güne..

Eve götürdü beni. Yanlış anlamayın hiç bi kötü düşüncesi yoktu kafasında.. Onun beyninin içindeyim, biliyorum. Yalnız olacağımızı söyledi. Sonunda benim saf meleğim büyüyor diye sevinmiştim. Annemi aradım. Burcularda kalıcağımı söyledim. Sonra Burcuyu aradım. Annem ararsa bi yalan uydurmasını falan istedim. Sonra otobüse bindik gidiyoruz evlerine... Bu gece benimle kalacağın için teşekkürler ailene yalan söylemek zorunda kaldın benim yüzümden dedi astı hemen suratını. Dert değil asma suratını dedim. Annem aradı tekrar. Burcunun numarasını istedi. Ben de verdim. Numarasını isteyince Deniz daha bi gerildi. Ya ararsa ya orda olmadığını çakarsa diye. Sakin ol bişey olmaz. Olursa da çok bi umrumda değil. Sana değer dedim. Gittik gittik sonunda otobüsten indik 1 saat otobüs nerdeyse lan. İnsaf! Kör itin öldüğü yerde mi oturuyosunuz mübarek.  Otobüs durağının hemen karşısındaymış evleri. Allahtan yürümedik yani. Yoksa ben ordan geri dönerdim :D Binadan içeri girdik işte, evleri 3. katta. Ve asansörleri var ona da ayrı bi mutlu oldum. Anahtarını çıkardı kapıyı açmak için..Açtı kapıyı içerden " Deniz sen mi geldin?" diye bi ses. Aha dedim sıçtık. Annesi evde. Ben Deniz'e bakıyorum ama denizde hiç şaşırmış bi hal yok. Normal karşıladı. Gel dedi elimden çekti. Salona geçtik. Ev ahalisi sofra kurulu televizyon izleyerek bizi bekliyo. O an oha demek için nelerimi vermezdim bilemezsin. Şok geçirdim. Bildiğin şok etkisiydi. Ailesiyle tanıştırdı beni. Ellerinizi yıkayın hadi sofraya dedi sevgili Şükran teyzeciğim. Çok iyi anlaştık. Çok eğlenceli bi kadın. Zayıf modern sarı uzun saçlı hoş bi kadın. Deniz daha çok babasına benziyo ama. Gözleri zaten aynı babası. Bi de küçük kız kardeşimiz var ki o da böyle bıcır bıcır bişey çok tatlı sürekli bana sarılıp öptü durdu. O da babasına benziyor. Babası da yakışıklı adam hani. Yemekten sonra oturduk televizyon seyrettik. Benim hiç Denizle konuşucak vaktim olmadı. Hani yalnız kalıcaktık bu ne noluyo diye. Saat 12 oldu biz yatıcaz dediler annesiyle babası. Yatağımı gösterdiler. Sen de yatmak istediğin zaman burada yatarsın dediler. Deniz'in yatağı... Deniz de yine onun odasındaki kanepede yatıcaktı. Ah bitanem kıyamam ben onun o kırılgan narin yumuşak bedenine. Allah'tan sabaha karşı geldi yanıma kıvrıldı da sabahın soğuğunda o iğrenç kanepede yatmadı. Çiçekli çarşaflar içinde Denizle ve deniz kokusuyla uyandım saat 8de. İlk defa 5 saat uykuyla cin gibiydim :) Deniz'e sarıldım. Yine o uykulu sesiyle "Seni seviyorum" dedi ve daha sıkı sarıldı sıcacık teniyle tıpkı 4 gün önceki gibi. Sahi onu yazmadım ben daha dimi? :) Anlatıcam.. Sıra gelicek elbet.Neyse kalktık yataktan. Deniz dışarı çıktı. Üstümü giyindim.Şükran teyze yatmam için bana Denizin eşofmanlarından birini vermişti gece yatarken. Mis gibi kokuyodu. Deniz kokuyodu. Tam üstüme askılımı geçirirken içeri kardeşi geldi. Sarıldı. Günaydın. dedi. Ben hayatımda bu kadar sıcak kanlı ve modern insanlar görmedim. Sonuçta şurda kaç gün olmuş ki Denizle çıkalı? Ama iyi de oldu yani. Ben Denizden emin oldum en azından. Gerçi baştan beri emin olamadığım kendimdim... Sanırım bu geceden sonra emin olmasam bile emin olmuş rolü oynayacağım kendi kendime. Çok seviliyorum çünkü. Bunu kaybetmiycem. Bu seferki Doruk vakasına dönmiycek!



4 gün önce ne mi oldu?

4 gün önce Deniz sabahın 6sında geldi evimin önüne. Beni görmesi gerekiyomuş uyku tutmamış falan. Annem işe gidene kadar onu içeri alamadım. Annem 6.45de evden çıktı. 7de Deniz bizdeydi. Uykusuzdu. Hiç uyumamış öyle dedi. Zaten çökmüş gözaltlarından da belliydi. Uykumuz vardı 2mizin de.. Sarıldık uyuduk. Öğlen 12 gibi kalktık işte.. O olay da budur.

Hiç yorum yok: