3 Ağustos 2010 Salı

İlk aşk...


Önce eksi sevgilimden bahsedeyim içimden geldi:
Eski sevgilim dediğime bakma
İlk aşkım.
İlk sevgilim..
İlk öpücüğüm...
Aile dostumuzun oğluydu.
Ben onu 2. sınıftan beri hayranlıkla izlerdim. Büyüdüm. Büyüdüm. Ben büyüdükçe hissettiklerim yoğunlaştı..
En son ona âşık olduğumu keşfetmemle açılmam bir oldu.1 yıl öyle konuşmayla geçti, arkadaşça, siklemezce…Daha sonra biz bir gün bunlara gittik kalmaya, Kırıkkale’ye. Tarihi hala hatırlıyorum, 22 Haziran :) Film izledik yanıma gel dedi. Bana sarıldı. Korkma dedi. Seni üzmek gibi bir niyetim yok. (ki ben onun beni üzmesinden deli gibi korkuyordum) Öpüştük. İlk öpücüğüm. Benim için en anlamlı ilk insan. Ve ilk öpücük… Öyle geçti sonraki bir kaç gün ben amcamlarda kaldım, onlar da Kırıkkale’de. Sen benim sözde aşkım gecenin bir körü siteyi bas alkol alarak! İş polise kadar gitti. Aileler duydu. Rezil olundu. Aradan 1 ay geçti. Bir gün bana mesaj geldi. 17 Temmuz. Tam 1 ay da değil işte, neyse. Seni öperken Ceyda’yı düşündüm ben. Asla seni sevmedim. Sana sarılırken,sana dokunurken aklımda hep Ceyda vardı. Ceydalı bir kaç cümle daha. Düşün. İlk aşkından böyle şeyler duyuyorsun. Üzücü. Hatta oldukça göt edici… Arada bayramlarda falan bize geldiler. Çok konuşamadık. Utandık birazda ailelerimizden. Bugün yıllar sonra mesaj attı. Tüm konuşmayı yazıcam; okumak isteyen okusun..

O: Nasılsın? 

(Konu nerden geldiyse şimdikinin benim uykudan yeni kalkmış halimi sevmesine geldi.)

O: Hiç realist değilmiş :/
Ben: O nedenmiş?
O: Saçlar karışık olur ağız kokar gözlerde çapak hiç sevmem kadının yeni uyanmış halini evlenince napıcam bilmiyorum Allah sabır versin bana.
Ben: Aa ama sen benim hiç yeni uyanmış halimi görmedin.
O: Evet, doğru :)
Ben: Hoş ben senin yeni uyanmış halinde ne kadar tatlı olduğunu da gördüm.

( Gece o yatarken onu izlemiştim de. )

O: Eminim sen de öylesindir ^^
Ben: Sen hiç sevgilini izledin mi gaz çıkarış sesleri eşliğinde? O piçin hayatındaki en masum olabileceği ana tanık oldun mu? günaydın aşkım diyip o iğrenç ağzının tadına baktın mı? Ya da gözündeki çapağı sırf onun diye sevdin mi? Karışmış saçlarında kayboldu mu hiç elin? Sanmıyorum. O hali pek anlayamazsın.
O:Sanmıyorsun? İlginç…
Ben: O anı hoş bulmayan birinin evet o anı yaşamış olacağına inanmıyorum. Zira insanlar hoşlandıkları şeyi yaparlar; o masunluklarını kirletmeyi…
O: O anı hiç sevmedim ama hiç de sıkıntı olmadan tahammül edebileceğim biri oldu hayatımda.
Ben:Ne güzel, sen de sevebilenlerdendin demek. Ben hiç o masumlukta biriyle tanışmadım.

(Burada ona kapak girdi, sana âşık değildim falan ve Tarkan’dan dön bebeğim geliyor o zaman.)

O: Olur umarım bir gün.
Ben: İstediğimi bildiğim sürece aradığıma ulaşacağımı biliyorum. Aramakla bulunmaz; zira bulanlar hep arayanlardır.
O: Bu ne demek?

(Açıkladım.)

O: İnşallah en iyisini sen bulursun.
Ben: Aşkın iyisi, kötüsü yoktur. Daha çoğu, azı yoktur. İdeali, olmayanı yoktur. Umarım aşkı bulursun demen yeterli benim için teşekkürler : )
O: Katılmıyorum sana.
Ben: Katılmak zorunda değilsin ama bence aşk koşullara döküldüğünde, ideallere vurulup o arandığında çıkar ilişkisine döner. Hangi konuda katılmadığını söylersen sevinirim : )
O: Bence aşkın her türlüsü vardır doğrusu da yanlışı da hatta bence aşkın huzurlu ve tertemiz heyecansız bir sevgiye tercih edilebilecek olanı da vardır.
Ben: O dediğin sevgi oluyor zaten. Aşk dediğinin birden fazlası da olmaz. ya içindesindir aşkın(alıntı:), yanar kavrulursun. Ya da dışında… Hoş, herkes kendi kabının aldığı kadar sever. Önce sormak lazım kabın ne kadar alıyor diye.. Sen aşkı farklı kaplara bölüp toplamda buluyorsundur belki. ben aynı kaptan kana kana içiyorum.
O: İşte bence bigün susuzluğun geçtiğinde o kaptan kana kana içmek yerine azar azar içmek isteyeceksin belki evlenince olacak bu belki evlenmeden.
Ben: Aşktan yandığında bir türlü geçmiyor o susuzluk. Daha çok için yanıyor. Sen o kaptan içtikçe anlıyorsun suya ne kadar ihtiyacın olduğunu. Yaşamak için onu içmen gerektiğini...






Ve bundan sonra cevap vermedi :)






Hiç yorum yok: